İş güç sahibi bir teyze olarak ikiz yeğenlerimi görmeye mümkün mertebe elimde oyuncaklarla gitmeye çalışıyorum. Gittiğim yerlerden oraya özgü oyuncaklar alıp çocukların farklı dünyalardaki akranlarının nelerle oynadığı konusunda empati şeyetmeleri fena olmaz diye şeyediyorum. Mesela daha geçen ay bir iş gezisi için gittiğim Gelsenkirchen’de Alman iş ortağım Frau Zonderschule’nin tavsiyesiyle Şıtayff marka, üzerinde Bremen Mızıkacıları’nın resminin olduğu birer pazıl aldım zihinsel gelişimlerini şeyeder şeyiyle. Şaka yauuu şaka, Mahmutpaşa’dan üzerindeki 4 farklı düğmeye basınca sırasıyla Tarkan’dan ‘yakalarsam’, Davut Güloğlu’ndan ‘üçtür beştir’, Hadise’den ‘düm tek’ ve kına gecelerinin vazgeçilmezi ‘Damat havası’ çalan süpersonik bir gitar alıp ablamların evinin yolunu tuttum. Elimde toyzeras torbası kadar havalı olmasa da ‘Mesut Kardeşler Oyuncak A.Ş. Mahmutpaşa’ yazan poşet, aklımda ise hediyelerini verince ikiz yeğenlerimin yüzünde oluşacak müteşekkir ifade ile aile içinde sahip olacağım müthiş karizmanın hayali, kapıdan içeri girdim. İkiz yeğenlerimin gözü hemen elimdeki torbaya ilişti. İkizleri çok da heyecanlandırmayım düşüncesiyle biri pembe biri mavi olan iki teknoloji harikası gitarı çıkarıverdim çevik bir hareketle. İkizlerin gözleri parladı hemencecik. Evet istediğim olmuştu. Düğmelere bastıkça, süpersonik gitardan yayılan ‘ken yu fiıl di rıdım in may hart the biits going düm tek tek’ sözleriyle etraflarında dönen bebeler benim de başımı döndürmüştü. Erovizyon heyecanını bir kez daha yaşıyordum adeta. Taa ki bebelerin nutella kavanozunun kapağına odaklanmasına kadar. Acı gerçekle bir kez daha karşılaşmıştım. Evet dünya üzerindeki hiçbir oyuncak kavanoz kapağı, terlik, anneannenin yakın gözlüğü, cep telefonu (kesinlikle oyuncak olanlarından değil), kol saati, ıslak mendil ambalajı türü ıvır zıvır kadar ilgilerini çekmiyordu çocukların. Neydi Allahım neydi bunun sebebi? Yoksa bu çocukların her biri teknoloji düşmanı, doğal yaşam yanlısı çevreci bir örgütün anarşist elemanlarıydı da zamanı gelince dünyayı ele mi geçireceklerdi? Ben bu düşüncelere dalmışken fonda Davut Güloğlu’ndan üçtür beştir çalıyordu. Konsepte uymadığı gerekçesiyle bir başka düğmeye bastım fakat konsepte uyan herhangi bir müzik parçası da yoktu. Çocuklara hak verdim.
Ama sonra tekrar uyuz oldum ve az önce evde pötü bör püskevüt olmasına rağmen sırf gıcıklığına ablamın bizde unuttuğu ikizlere ait cici bebe bisküvileri çaya batırıp bir güzel yedik. Ne de olsa intikam cici bebe püskevütle birlikte içilen sıcak bir çaydı… Bitti bu kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder